İtalyan sinemasının tanınmış oyuncularından Nino Manfredi’nin (1921-2004) gerçekleştirdiği ve yorumladığı birinci direktörlük denemesi olan ve tıpkı yıl Cannes’da ödüllendirilen “Mucizeler Arasında”nın(1971) restore edilmiş pırıl pırıl kopyası, önemli hususlara güldürü tipinin hafifliği gerisinde derinlemesine değinmeyi başaran tanınan sinemanın taptaze kalmış hoş bir örneğiydi. Yenisi daha iyi kavrayabilmek için her alanda geçmişe bakmanın, tarihî belleği sorgulamanın ne kadar değerli olduğunu da hatırlatan manalı bir seçimdi…
Nino Manfredi, bugün yüz yaşını ortamızda kutlayacak kadar uzun yaşamamıştı ancak iki oğlu ve gencecik ikiz torunları sahnedeydiler…
Sonraki gece, Pedro Almodovar (1949) eşliğinde resmen başlayan şenlikte, şimdiki kederlerle tarihî bellek konusu, farklı bir yaklaşımla yine gündeme geliverdi. Yaratıcı sinemasıyla tanınan sinemayı incelikle harmanlamayı başaran Pedro Almodovar, peşini hiç bırakmadığı annelik temasına farklı, geniş bir halka daha eklemiş. Geniş, zira tarihî belleğin ehemmiyetinden yola çıkarken yeni ferdî korkularla toplumsal sorunsalları da unutmamış.
Bu özetin düşündürebileceği sıradanlığı rahatça aşan Pedro Almodovar, “Koşut Anneler” ile Altın Aslan alabilecek kadar inanılmaz bir başyapıt gerçekleştirememiş tahminen fakat olgunluk periyodunun bu manalı hoş örneğiyle uzun uzun alkışlanıyor…
Cumhuriyet