Uzunköprü-Halkalı seferini yapan yolcu treninin Tekirdağ’ın Muratlı ile Çorlu ilçeleri ortasındaki Sarılar köyünde devrilerek 25 kişinin hayatına mal olmasının üzerinden üç yıl geçti. Gözyaşları içinde üç yılı geride bırakan aileler gazetemize konuştu.
“DOĞUM GÜNÜNDE MEZARLIKTA OLUNUR MU?”
Oğuz Arda Sel’in annesi Mısra Sel: Bütün hayatım değişti. En başta benden oğlumu çaldılar, hayatımı çaldılar. Hayallerle dolu bir ömrün yerini artık çaba ile geçirdiğim diğer bir hayat aldı. Hukuk gayreti için soruşturmalar, davalar, mahkemeler girdi hayatıma. Hiç bilmediğim şeylerdi. Bir de evvelce özel günleri sevinçle oğlum ile birlikle kutlarken, artık o özel günleri mezarlıkta geçirir olduk. İnsan evladının doğum gününde mezarlıkta olur mu? Olurmuş. Bize de bu düştü bu hayatta. Üç yılı davanın adil bir halde görülebilmesi için verdiğimiz çaba ile geçirdik. Dört sanık vardı karşımızda ve tek bir tutuklu yargılanan yoktu. Kanuna uymayan eksperlerin hazırladığı raporla hazırlanan iddianameye bağlı olarak üç koca yılı adaletsizce geride bıraktık. 25 kişiyi öldürenlerden çok biz ailelere, avukatlarımıza, bize takviye veren gazetecilere dava açıldı. Bugün hâlâ TCDD, raylarında mevt saçmaya devam ediyor ve yargı, bu ölümlerin hesabını ne yazık ki soramıyor. Bugün evvel Uzunköprü’de, Uzunköprü Belediyesi ve Avcılar Belediyesi’nin birlikte düzenlediği anıt açılışı var. Daha sonra katliamın yaşandığı yer olan Çorlu Sarılar köyündeki anıtta, saat 17.00’de Çorlu Belediyesi’nin düzenlediği anma programında olacağız. Akabinde Sarılar köyündeki mescitte giden 25 canımız için mevlit okutup onlara dualar göndereceğiz. Dualarımıza eşlik etmek, 25 kişiyi bizlerle birlikte anmak isteyen herkes davetlimizdir. Çorlu tren katliamını unutturmayacağız.
“BİZİ YILDIRAMAYACAKLAR, DAHA ÇOK KUVVETLENDİK”
Özgenur ve Gülce’nin annesi Funda Dikmen: Tren kazasıyla bir arada ben öteki bir boyuta geçtim. Bizi hayata bağlayan kızlarım yoktu. Yaşama sevincim, hayatlarımızın manası yoktu.
Biz sistemimizi çocuklarımızla kurmuştuk, şekillendirmiştir. Artık bir boşluk. Mahkeme müddetince bize yaşatılan zorluklar, hatalı üzere muamele görmemiz, bizi yıpratmaya çalışmaları bizleri yıkmadı, daha çok kuvvetlendirdi. Lakin bu davada başından beri tezlerimizin gerçek çıkması şu an bize bir umut oldu. Bizim gayretimiz diğer canlar yanmasın. Bizim içimiz yandı, kızlarımı geri getiremeyeceğim lakin öbür Özge’ler, Gülce’ler, Sena’lar, anneler ve babalar, diğer canlar yanmasın diye sonuna kadar uğraşımız devam edecek. Bizi bezdiremeyecekler.
“ÜNİVERSİTEYE GİRECEKTİ, GÜCENDİM HER ŞEYE”
Sena Köse’nin annesi Aysun Köse: Üzerinden üç yıl geçmesine karşın değişen bir şey yok. Acı birebir acı. Daima taze birinci gün üzere. Özledikçe daha da artıyor, daha da yakan bir hal alıyor. Bu facia olmasaydı kızım da üniversite imtihanına girecekti. İmtihan günleri berbattım. Çok gücendim her şeye. Hayallerine yandım. Çok seviyordu okulunu, derslerini, bilhassa matematiği. Kızımın ve 25 canın adalet süreci ne yazık ki çok ağır. Bizim gözümüzden her şey çok netken, bu yavaş ilerleme bizi yıpratıyor. Yanımızda olan, dik durmamızı sağlayan, acımızı paylaşan herkese sizin aracılığınızla teşekkür etmek istiyorum.
Cumhuriyet