Dünya ısınmaya devam ederken yıkıcı kuraklıklar ve açlık insan nüfusunu perişan eder. Bilim dünyası insanların gelecekte yaşayabileceği yeni bir gezegen arayışına girer. Sonunda 2063 yılında yeni bir gezegen bulunur. İnsan çeşidinin hayatta kalması için bu gezegenin kolonize edilmesi zaruridir. En kısa müddette bir keşif seyahatine çıkılması gerekmektedir. Bu elzem seyahat 86 yıl sürecektir. Seçilen takım uzay gemisinin içinde üreyecek gezegene takımın torunları fakat ulaşacaktır. Biyo mühendisler en iyi genlerden seçim yaparak ceninler üretmeye başlarlar. 30 şahıstan oluşan bu nitelikli grup yalıtılmış bir ortamda eğitilecektir. Uzun mühlet kapalı kalmaya alışık, dünyaya geri dönmeyeceklerini bilen bu gençlerin çocukları gezegene ulaşabileceklerdir. İnsan cinsini devam ettirmek bu özel takımın tek misyonudur.
Bu seçilmiş takımı çocukluklarından beri izleyen ve tanıyan, onları yalnız bırakmak isteyen bilim insanı, terapist Richard (Colin Farrell) geri dönüşü olmayan seyahate istekli olarak katılır. Richard onları hem koruyacak tıpkı vakitte yol da gösterecektir. Humanitas isimli gemiye binen otuz genç 86 yıl sürecek seyahate çıkar. Direktör Neil Burger (The Illusionist, Divergent, Limitless) beyaz uzun koridorlardan, steril odalardan oluşan imal dizaynlarıyla mükemmeliyetçi usta Stanley Kubrick’e ve onun ölümsüz yapıtı 2001: A Space Odyssey (2001: Uzay Yolu Macerası/1968) hürmette bulunur.
Gençler her sabah Blue isimli bir sıvı içerler. Bu mavi likit onların hislerini, isteklerini bastırır, uyuşturur, hissizleştirir. Birbirlerine dokunmaları yasaktır. Kümenin içinde göze çarpanlar Christopher (Tye Sheridan), Zac (Fionn Whitehead) ve Sela’dır(Lily-Rose Depp). Richard, muhafazacı, tahlilci ve yapıcıdır, Sela mantığıyla hareket eder, Zac isyankardır. On yıl sonra çıkan bir arızada Richard ömrünü yitirince takımda bölünmeler başlar. Otoriter baba figure Richard artık yoktur. Kimileri misyonu sorgulamaya başlar. Tabip Sela birlikte haraket etmeleri gerektiğini belirtir. Oylama yapılarak Sela baş hekim, Christopher baş amir seçilir. Bir gün Zac mavi sıvıyı içmeyi bırakır, onunla birlikte Blue’yu içmeyenler çoğalır. Hislerini hissetmeye, birbirlerine dokunmaya başlarlar.
Richard’ın arşivinden şiddeti, vefatı, cinselliği görürler, nefret, öfke, kıskançlık hisleri belirmeye başlar. Genetik olarak farklı donörlerden yetiştirilmelerine rağmen gençler insan çeşidinin en ilkel dürtülerini sergilemeye başlarlar. Uygarlık gitmiş yerini barbarlık, şiddet almıştır. Uzay gemisi savaş alanına, yüksek teknolojiyle inşa edilmiş bir hapishaneye dönüşür. Zac’in sosyopatik yapısı, palavralar, uydurma haberler üretmesi Donald Trump hükümetine toplumsal ve politik bir göndermedir.
Provokatif bilim kurgu-gerilim, insan cinsinin gerçek tabiatını, karanlık yanını sorgular. Hangi noktada insan uygarlıktan çıkıp barbarlığa, karanlığa gömülür sorusunu sorar. Akıl, mantık, sadakat, itaat duyularıyla büyütülmüş gençlerin dehşet, kaygı, erk, hırs, şiddet, zorbalık, ataerkillik, güdümleme ile tanışması akla şunu getirir: Gelecekte bile temel dürtülerinden arındırılmış insan nereye giderse gitsin yıkıcı yanlarını da birlikte taşır.
Klostrofobik atmosfer, boğucu uzun koridorlar, tüm sinemanın tek yerde geçmesi, bulaşıcı paranoya duygusu The Voyagers’ı etkileyici kılar. Neil Burger’ın yönettiği, Colin Farrell, Tye Sheridan, Lily-Rose Depp (Vanessa Paradis ile Johnny Depp’in kızı), Fionn Whitehead, Chanté Adams, Isaac Hempstead Wright, Viveik Kalra, Archie Madekwe, Quintesse Swindell, Madison Hu’nun oynadığı Voyagers (Gezginler/2021) 23 Temmuz’da gösterime girecek.
Cumhuriyet