Ahmet Akın, “Bölgedeki HES’ler, ÇED mevzuatının gerisinden dolaşılarak yargının ‘yürütmeyi durdurma’ kararlarına rağmen inşa edildi ve faaliyete başladı. HES’ler olmasaydı selin oluşturduğu hasar, felaket boyutuna gelmeyecekti” değerlendirmesini yaptı. Ağustos 2020’de yayımladığı “Türkiye’de HES gerçeği” raporunu anımsatan Akın, “Uyarılarımızın üzerinden bir yıl geçti. Tedbir alınmadığı için altı farklı kentte sel felaketi yaşandı” dedi.
Akın’ın MYK gündemine sunduğu raporda özetle şu bilgilere yer verildi:
‘YARGIYA RAĞMEN’
– Bozkurt’taki felakete neden olan Ezine Çayı üzerinde bulunan Ebru HES hakkında Kastamonu Yönetim Mahkemesi 2013 yılında yürütmeyi durdurma kararı verdi. Ama santral alanına “acele kamulaştırma” ile el konuldu. Yargı kararına karşı proje tamamlanarak faaliyetine devam etti.
– Ayancık HES’in müracaat sürecinde “düşük kapasite ile müracaat yapılarak” mevzuatın gerisinden dolaşıldı. İnşa kademesinde kapasite artırılarak ÇED raporu alınmadan faaliyete başlandı. Mahkeme, “ÇED raporu alınmalı” kararı verince üretim durdu. HES yapılırken bölgede 24 binden fazla ağaç kesildi, yine ağaçlandırma yordamına uygun halde yapılmadı. 2018’de proje sorumluları, “çevreye taammüden ziyan verme” hatasından 18 ay mahpus cezası aldı. Yatırımcı, Ayancık HES’i yine faaliyete başlatmak için tüm yolları deniyor.
– Ayancık HES, sel sırasında faaliyette değildi. Tesisin altyapısı, çok yağmur yağdığında kapakların açılmasını gerektiriyor. Santral çalışmadığı için kapaklar açık değildi ve açılmadı. Bu durum, yağmur sularının regülatörde tutulmasına neden oldu. Regülatör olmasaydı su kütlesi birikmeyecek ve su yatağından taşarak akacaktı. Böylelikle selin oluşturduğu hasar felaket boyutuna ulaşmayacaktı.
Cumhuriyet