Beşiktaş taraftarının gönlünde başka yeri olan Roberto Hilbert, Andrew Simes‘e özel açıklamalarda bulundu. İşte Hilbert’in açıklamaları:
“BEŞİKTAŞ’IN TEK BÜYÜK OLDUĞUNU GÖRDÜM”
”Stuttgart ile kontratım bitmişti. Almanya’dan birkaç ekip teklif yapmıştı fakat menajerim bir değişiklik düşünür müyüm diye sordu ve Beşiktaş’ı teklif etti. Futbolu az olsun bilenler, Beşiktaş’ın ismini doğal ki biliyordur. Türkiye’nin üç büyük ekibinden biri diye bilinir ancak Türkiye’ye gelip daha sonra tek büyük olduğunu gördüm. Okul çağımda neredeyse birçok arkadaşım Türk’tü. Birçok Galatasaraylı ve Fenerbahçeli’ydi, o yüzden Beşiktaş’ta hoş işler başarıp onları kızdırma fikri kulağa güzel gelmişti!”
“TÜRKİYE’DEKİ TÜRKLER DAHA FARKLI”
”Türkiye’deki Türklerin ve Almanya’daki Türklerin çok farklı olduğunu gördüm. Türkiye’de her şey çok karışık lakin bir o kadar hoş. 7/24 uyumayan bir kent İstanbul. Ümraniye’ye yakın oturmama karşın bunu gördüm.
Kulüp bana her türlü yardımı sağladı. Mesela bir seferinde notere gitmiştim kulüpten biriyle. Öncesinde beni uyarmıştı, sıram geldiğinde bir an bile tereddüt etme demişti. O an anlamamıştım, ve sıram geldiğinde “merhaba” demek istedim, o sırada önüme biri geçti ve sıramı kaybetmiştim! Kadro çok iyiydi. Quaresma ve Guti üzere yıldızlar transfer edilmişti, o yüzden ben biraz ikinci planda kalmıştım. Yabancı kuralı da olunca, yerim için uğraş etmem gerekmişti.”
“BEŞİKTAŞ TARAFTARINI TANIM EDECEK SÖZ ÜRETİLMEDİ”
”Beşiktaş taraftarını tarif edecek söz üretilmedi. Hangi ifadeyi kullansam yetersiz kalır ve hakkını vermez o yüzden susuyorum. Almanya’ya dönüp Leverkusen için oynamaya başladığımda bile Beşiktaş’ın tezahüratları kulağımda çınlıyordu. Bazen tribüne bakıp nitekim orada Beşiktaşlı var mı diye denetim etmiştim.
Bir seferinde, hakem sağ olsun Galatasaray’a karşı 2-0 gerideydik ve ikinci sarı karttan kırmızıyı görmüştüm. Soyunma odasının yolunu tutmam gerekliydi, lakin girişi tribünlere çok yakındı. Açıkçası o tarafa gitmekten çekindim, lakin yaklaştıkça tribünlerin kırmızı kart gören bir oyuncuyu alkışladığına birinci kere şahit oldum. Beşiktaş’ta oynamak bir onurdur. Ancak bu formayı giyeceksen, o formanın manasını bilmeden üstüne geçirmemen lazım.”
“SAMET AYBABA TÜRK EFSANESİDİR”
”Hayatım boyunca 14 antrenör ile çalıştım ve hepsinden farklı şeyler öğrendim. Şimdilerde yaptığım antrenörlük mesleğinde hepsinin emeği var. Schuster Almanya’da bir efsanedir, çok fazla kelam düşmez bana. Tayfur çok iyi bir insan öncellikle. Almanca konuşması da gayretiydi benim için. Carvalhal’in şansızlığı başkalarına nispeten ismi çok duyulmamasıydı. Samet Aybaba ise tam eski kurt, tilki üzere kurnazca rakibi okuyordu. Bence Türk efsanesi Samet Aybaba’dır.”
“GURBETÇİLER BENİ SAKATLADI”
”Beşiktaş’ı takip etmeye çalışıyorum. İnternette yorumları bir yere kadar çeviri edip okuyorum. Kimi maçları izliyorum. Bir orta konutuma yakın bir Türk kafesinde izleyeyim dedim Beşiktaşlı gurbetçilerle. Tekrar bir derbiydi, bu sefer beni sakatladılar gol attığımızda! Artık gitmiyorum o mekana…”
Ensonhaber
Yorumlar kapalı.